
Giden herkesin ballandırarak anlatması üzerine son bir süredir gidilecekler listemin üst sıralarında yer alıyordu. Gelen bir teklife gözüm kapalı atladım ve birkaç gün sonra Antep’deydim.
Temmuz ayı olmasından dolayı gündüzleri sıcaktan biraz bunalsak da hiçbir şey bizi Antep mutfağından alıkoyamadı.
Neler yemedik ki!
Beyran, yapımı 10 saate yakın süren ve Antep’in kahvaltılarını süsleyen bir lezzet. Ben öğle yemeği olarak yedim ve tam bir lezzet şöleniydi. Antep’de beyran için tercih edilecek en iyi yer; Metanet, şiddetle tavsiye!
Antep’de Katmer yedikten sonra bir daha başka bir yerde aynı lezzeti yakalamak zor. Zira bu lezzete dair farkındalığım tavan yapmış durumda. İncecik açılmış baklava hamuru arasında tepeleme antep fıstığı ve kaymak düşünün, çıtır çıtır ve ağızda dağılıyor. (Yazıyı yazmakta zorlanıyorum. İçim bir fena oluyor). Biz katmeri bir çok yerde denedik ama en güzelini Anteplilerin de favori mekanlarından biri olan Orkide Pastanesinde yedik.
Ciğeri genelde Edirne tava yemeğe alışkın biriyim. Antep’de ciğer kebabı sayıklayarak gezen ekipteki arkadaşımız için sorduk soruşturduk Antep’in en iyilerinden Ciğerci Mustafa ustanın yolunu tuttuk. Beklenti içerisinde olmadan gittiğim mekandan bendimi çiğneyip aşarak bir porsiyonda eve paket alarak çıktım.
Patlıcan hangi yemeğe girse yeri bende ayrıdır. Mezesi, salatası, kızartması uzar gider, patlıcana aşkım büyük.
Patlıcan kebabının mahareti şişe dizilmiş patlıcaların kabuklarının çatalın ucuyla dahi sıyrılması. Birecik’de Fırat nehri kenarındaki Kıyı Restoran bu işin hakkını verenlerden. Kaç patılcan yedim bilmiyorum. Yanında da közde biber ve domates,nar ekişili salata, buz gibi soğuk ayran.
Şerbetli tatlılarla aşk yaşayanlar bilir künefenin hası Antep ve Antakya ‘dadir. Cumba‘da yediğimiz taze künefe ocaktan alındıktan sonra üzerine dökülen şerbet ile serinletilip masaya servis ediliyor. Üstüne bolca kaymak ve ağızdaki şekeri alsın diye yanında servis edilen soğuk süt ile künefe ağızda şölene dönüşüyor.
Baharat cenneti
Antep’e gelip de bakırcılar çarşısına gitmeyen yoktur. Önce bu otantik çarşıda kendimizi kaybedip torba torba kap kacak aldıktan sonra Yolumuz Zeytin Han’a düştü. Tarihi bir handa çeşit çeşit baharatlar içerisine düşünce burada da ne var ne yoksa topladık. Pul biberden nar ekşisine, antep fıstığından menengiç kahvesine.
Halfeti kafası
Atatürk ve Birecik barajlarının kurulmasıyla Fırat nehrinin yükselen suları altına kalan Halfeti inanılmaz bir görünüme sahip. Batık bir köyün üstünde tekne ile dolaşmak yaşadağım en ilginç deneyimlerden biri oldu. Yolunuz Bu yakınlara düşerse uğramadan dönmeyin.